Makaleler

Av. Semih Albayrak

İstanbul, 2019

SPOR MÜSABAKALARINDA ORGANİZATÖRLERİN
CEZAİ SORUMLULUĞU

I. SPOR ORGANİZATÖRÜ
Spor organizatörü, sportif faaliyetin hem organizasyonunu hem de finansal sorumluluğunu üstlenen, hazırlanmasını ve yürütülmesini sağlayan, risklerini üzerine alan kişidir. Örneğin futbol söz konusu olduğunda, ev sahibi kulübün bu niteliği bulunmaktadır. Değişik spor türleri bakımından organizatör sıfatının farklı kişilere (sporculara, ev sahibi kulübe, federasyona, müteşebbislere) ait olması mümkündür; bu itibarla, tüzel kişiler kadar gerçek kişiler de organizatör sıfatına sahip olabilirler. Hukukî düzenlemeler gereği organizatör sayılan kişi bu yetkisini bir başkasına devretmişse, kendisi yine organizatör kabul edilerek sorumluluk durumunda kendisine başvurulabilir. Örneğin ev sahibi kulübün organizatör sayıldığı durumda, bu kulüp bir şirketle anlaşarak sportif faaliyetin yapılacağı yerdeki düzenlemeleri bu şirkete bırakmış olsa bile, bu sportif faaliyet sırasında zarar görenler isterlerse ev sahibi kulübe isterlerse şirkete veya her ikisine birden başvurabilirler.

Organizatörün büyük organizasyonlarda veya uzmanlık gerektiren organizasyonlarda birden fazla kişinin organizatör sıfatını taşıması mümkündür. Misafir kulübün organizatör sayılmayacağı kabul edilmektedir. Her ne kadar misafir kulüp de taraftarlarının verdikleri zarardan ya da taşkınlıklardan sorumlu tutulmakla, taraftarlarına bilet satmakla, onların seyahatini ve stada yerleşmesini sağlamakla birlikte, sportif faaliyetin yürütülmesi ve güvenliği konularında herhangi bir yükümlülüğü bulunmamaktadır.1 Bu sebeple misafir kulübün organizatör sıfatıyla sorumluluğundan değil, hukukî düzenlemeler gereği Türkiye Futbol Federasyonu Futbol Disiplin Talimatı’nın “Sorumluluk” başlığını taşıyan 6. maddesine göre, “Ev sahibi kulüp, müsabakanın oynanacağı stadın ve çevresinin düzeninden ve güvenliğinden sorumludur. -Kulüpler, müsabaka öncesinde, esnasında ve sonrasında meydana gelebilecek her türlü olaydan sorumlu olup müsabakanın organizasyonuna ve güvenliğine ilişkin tüm talimatlara uymakla yükümlüdür. -Kulüpler, futbolcularının, görevlilerinin, yöneticilerinin,

1 Arter, Oliver: Der Zuschauer im Sport (in: Oliver Arter (Ed.) (Çeviri dergipark)s. 41

üyelerinin, özel güvenlik görevlilerinin ve taraftarlarının ihlâllerinden dolayı objektif olarak sorumludur.” Her ne kadar maddenin ilk fıkrasında sadece ev sahibi kulübün sorumluluğu düzenlenmiş olsa da, diğer iki fıkrada “kulüpler” ifadesi kullanılarak, hem ev sahibi hem de misafir kulübün sorumluluğu düzenlenmek istenmiştir. Görüldüğü gibi bu hükümde de -UEFA Disiplin Yönetmeliğinde olduğu gibi-, taraftarlarının davranışları sebebiyle ilgili kulübe disiplin cezası verilebilmesi için kulübün kusurunun bulunmasına gerek görülmediği; kulüplerin, objektif olarak (kusursuz) sorumlu oldukları açıkça ifade edilmiştir. Gerçekten de, UEFA-Disiplin Yönetmeliğinin 6. maddesinin birinci fıkrasındaki “Üye federasyonlar ve kulüpler … taraftarlarının … davranışlarından sorumludur.” ifadesi ile Türkiye Futbol Federasyonu Futbol Disiplin Talimatı’nın 6. maddesinin üçüncü fıkrasındaki “Kulüpler … taraftarlarının ihlâllerinden dolayı objektif olarak sorumludur.” ifadesi birbiriyle örtüşmektedir. Bununla birlikte yine birden fazla organizatörün birlikte borç altına girmiş olması sebebiyle, müteselsil sorumluluklarından söz edilir2.

II. SPOR ORGANİZATÖRÜNÜN SORUMLULUĞU
Spor organizasyonlarında tedbirlerinin yeterli seviyede alınmadığı hâllerde eğer seyirciler, sporcular veya diğer katılımcılar bir zarara uğrarsa, organizatörün sorumluluğundan söz edilir. Yargıtay da verdiği bir kararda (4.HD., 20.2.2009, 2008/6590 E., 2009/2462 K) futbol maçını izleyen seyircinin bıçaklanarak öldürülmesinden doğan maddî zarardan, Türkiye Futbol Federasyonu ve ev sahibi kulübün müteselsilen sorumlu olduklarına hükmetmiştir. Söz konusu karara göre:
“Dava konusu olayda, dava dışı Fatih’in ayakkabısının içinde bıçak saklayarak maça girmesi, sanığın bulunduğu gruba doğru gelen başka bir grubun omuzlarına çarpması ile kavga çıktığı, adı geçen kişinin davacının oğlunun sol göğüs alt kısmına bıçakla vurup kaçtığı, desteğin ise kaldırıldığı hastanede kurtarılamayarak öldüğü anlaşılmaktadır. 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Yasa’nın spor alanlarının düzenlenmesi başlıklı 4/1. maddesi uyarınca; “Spor alanlarında sağlık ve güvenlikle ilgili her türlü düzenlemeyi yapmak görevi ev sahibi kulübe aittir.” biçiminde düzenleme yer almaktadır. Saha güvenliği ise 5. maddede düzenlenmiş olup “Spor kulüpleri, güvenliği sağlamaya yetecek sayıdaki güvenlik elemanlarını müsabaka öncesinden müsabakanın tamamlanıp seyircinin ve sporcuların tahliyesine kadar geçecek dönem içerisinde, müsabakanın yapılacağı yerde bulundurmak ve spor alanının iç güvenliğini sağlamakla yükümlüdürler. Spor kulüpleri, bu Kanunda yer alan
2 Petek, Hasan: Sportif Faaliyetlere İlişkin Seyirci Sözleşmesi s.664- Dergipark/erişim tarihi 14.12.2019

yükümlülüklerini yerine getirmek amacıyla müsabaka ve saha güvenliğinin sağlanmasına yetecek sayı ve nitelikte yasalar çerçevesinde özel güvenlik hizmeti satın almaya yetkilidir.” denilmektedir. Müsabaka güvenliği de 6/3. maddede “Spor alanlarının dış güvenliği genel kolluk güçlerince, saha içi ve tribün güvenliği ise 5. maddeye göre oluşturulacak özel güvenlik birimlerince ve saha yetkililerince sağlanır. Kapı aramaları özel güvenlik güçleri tarafından yapılır. Müsabaka güvenlik amirinin talebiyle emniyet güçleri, gerekli hâllerde olayın meydana geldiği alanlara müdahale edebilir.” Biçiminde düzenlenmiştir. Ev sahibi spor kulüplerinin sorumlulukları 7. madde de “Ev sahibi spor kulüplerince müsabakanın yapılacağı yerde, konuk takım seyircilerine bağımsız bir bölüm ayrılır ve taraflar arasında temas olmaması için ilgili Spor Federasyonları ve uluslararası Spor Federasyonlarının yönetmelik ve talimatları paralelinde gerekli önlemler alın Federasyonların görev ve sorumlulukları ise 8. maddede düzenlenmiş olup “Federasyonlar, müsabakanın yapıldığı yerdeki temsilcileri vasıtasıyla, sporcu ve taraftarların güvenliği için gerekli önlemlerin aldırılması, denetlenmesi, bağlı olduğu uluslararası federasyonların talimatlarının uygulamaya konulması ve gerekli ek önlemler aldırılması konusunda il veya ilçe spor güvenlik kurulu ile koordinasyonun sağlanmasından yetkili ve sorumludur. Kulüplerin bulundurmakla görevli oldukları özel güvenlik güçlerinin sayısı, gözlem kameraları ve benzeri teknik donanımların yerleştirilmesi İl veya İlçe Spor Güvenlik Kurulu tarafından, misafir takımın soyunma odaları ile seyirci yerlerinin belirlenmesi, bilet satışı, güvenlik ise ilgili federasyonların talimatıyla belirlenir. Kontrol ve denetim konusunda Federasyon yetkilidir.” biçiminde belirtilmiştir. Şu durumda 5149 Sayılı Yasa’da yer alan düzenlemeler gereğince, iç güvenliği sağlamakla sorumlu ev sahibi spor kulübü davalılardan Beşiktaş Spor Kulübü Derneği’nin güvenliğin sağlanmasını kontrol ve denetleme görevi ile de diğer davalı Türkiye Futbol Federasyonu’nun meydana gelen ölüm olayından dolayı sorumlulukları bulunduğu anlaşılmaktadır. Yerel Mahkemece, müteselsil sorumluluk kapsamında belirlenecek zarar tutarından davalıların sorumlu tutulmaları gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle istemin tümden reddedilmiş olması usul veya Yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.”3
3 Yargıtay 4.HD., 20.2.2009, 2008/6590 E., 2009/2462 K.; Kazancı İçtihat Bilgi Bankası, Erişim tarihi: 13.12.2019
Görüldüğü gibi kararda sorumluluğun dayanağı konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmamakla birlikte, Türk Hukuku bakımından organizatörün (spor kulübünün) sorumluluğunun niteliği, objektif özenin ihlâline dayalı, kurtuluş kanıtı getirilemeyen (ağırlaştırılmış) olağan sebep sorumluluğu olarak kabul edilebilir. Haksız fiile dayanan bu tür sorumluluk yanında, sözleşmeye aykırılığa dayanarak talepte bulunmak da şüphesiz mümkündür. 4 Belirtmiş olduğumuz yükümlülüklere uymama durumunda organizatöre somut olayın özelliklerine göre; taksirle bir insanın ölümüne neden olma, taksirle yaralama, görevi ihmal, gibi suç unsurlarından dolayı görevden uzaklaştırma, hapis, adli para cezası gibi cezalar verilebilmektedir.5
Sporda cezai sorumluluk kural olarak kişilerdedir. Bunlar, sporcular, katılımcılar, liderler, organizatörler, dernek yöneticileri, özel şirket yöneticileri, Federasyon ve Üst Kurul yöneticileridir. Yukarıda açıklandığı üzere, buradaki sorumluluk daha çok taksirden doğan sorumluluk türüdür. Genel olarak kaynağını taksir sorumluluğundan almaktadır. Yani özen göstermeme, yüklenilen sorumluluğu tam olarak yerine getirmeme, öncülük ettiği gurubun güvenliğini almama, gurubu her türlü tehlike ve meydana gelebilecek olan kaza olasılığına karşı uyarmama, kazayı öngörmeme, yetersiz tedbir alma, arama kurtarma sahasında gerekli tedbirleri almama gibi nedenlerden kaynaklanan ve kazanın meydana gelmesinde rol oynayan unsurları içermektedir
Bütün bu kriterlere rağmen, sorumluluğu sınırlayan faktörler de mevcuttur. Bu faktörlerden bir tanesi kişisel hata ve kusur diğeri ise risk teorisidir. Karşı karşıya olduğumuz olay, kişisel hata ve kusurdan gelmeli; ayrıca risk öngörülebilir, olağan ve anormal olmamalıdır. Gerek sorumlu tutulacak olan aktörler ve gerekse sorumlu olabilecek olan diğer kişilerin sorumluluğunu hafifleten veya ortadan kaldıran unsurlardır. Örnek olarak, her türlü uyarılara rağmen, hızlı giden kayakçının kendi hatasından sorumlu olabileceği ve emniyet kemerini kullanmayan bir spor tırmanışçının kendi eyleminden sorumlu tutulabileceği söylenebilit. Ancak yargıya intikal edilmiş ve şüphe duyulan diğer olaylarda, cezai sorumluluğun olup olmadığı hususu yine kamu hukuku niteliği olma özelliğine sahip olması nedeniyle yetkili ve görevli mahkemeler
4 Petek, Hasan: Taraftarları Sebebiyle Federasyonların ve Kulüplerin Sorumluluğu; Taraftar hangi tarafta? Terazi Kasım 2007, s.127 vd.
5 http://www.milliyet.com.tr/gundem/asli-nemutlu-davasinda-karar-cikti-2138214 Erişim Tarihi:16.12.2019
tarafından irdelenmesi ve her olayın meydana geliş şekline göre soruşturma sonucunda verilecek bir kararla sonuca ulaştırılması kanuni bir zorunluluktur.6

III. SPOR ORGANİZATÖRÜNÜN BORCA AYKIRI DAVRANMASI
Spor hukuku bakımından gerek hukuki sorumluluk, gerek ceza sorumluluğu bakımından bu sportif faaliyetlerin aktörlerine geniş çerçeveden bakmak lazım. çünkü hukuki sorumlulukta da, ceza sorumluluğunda da her bir aktörün hem rolü farklı olabiliyor, hem sorumluluğun temeli farklı olabiliyor ki bunlar sporcu başta olmak üzere, teknik direktör, antrenör, hakem, organizatör, seyirci veya taraftar ve bunların kurduğu birtakım dernekler, tabii bunlara aslında sponsorları da ilave etmek gerekir diye düşünüyorum açıkçası. Organizatör hukuki sorumluluklarla da yükümlüdür. Organizatörün ayrıca, seyircilere sportif faaliyeti izlettirme ortamının ve sporun sağlıklı bir şekilde icra edilebilmesi imkânının sunulmasını sağlamalıdır. Bu nedenle organizatör ayrıca tazminat ödemek durumunda da kalabilir. Hukuki sorumlulukların yanında organizatör cezai sorumluluklarla da karşı karşıya kalabilir. Borca aykırı davranış, sportif organizasyon hiç yapılmamışsa, yarıda kalmışsa veya ayıplı yürütülmüşse söz konusu olur. Organizatörün esas borcu, seyircilere sportif faaliyeti izlettirme ortamının ve imkânının güvenli bir şekilde sunulması olduğundan, aykırı davranışlar ile sportif organizasyon kusurlu veya ihmaller ile yapılmışsa, yarıda kalmışsa veya ayıplı yürütülmüşse söz konusu olur. Organizatörün yükümlülüklerini tam veya gereği gibi yerine getirememesi, saha oynamaya elverişli değilse, hava koşulları uygun değilse, stadın tesisatı çalışmıyorsa, gerekli denetimlerin yapılmamış olması, önlemlerin almamış olması durumlarında meydana gelecek arızalardan veya kazalardan organizatörün yükümlülüğünü yerine getirememesinden dolayı cezai sorumluluğa gidilebilir. Burada kast gerekli olmayıp ihmal de cezai sorumluluğu beraberinde getirir.
İstikrar kazanmış içtihatlara göre de, borçlunun iradesiyle borç konusu yükümlülüğün ifasında yardımcı olarak görevlendirilenler, borçlunun bu tür ifa yardımcıları sayılmaktadır. Organizatör, bu kişilerin kusurlu olarak hareket etmeleri sonucu da sorumluluk altına girecektir. İfa yardımcılarının kusurlu hareket edip etmedikleri önem taşımamakla birlikte, organizatör borç bizzat kendisi tarafından ifa edilmiş olsaydı gerçekleşen zarardan kusuru bulunmadığı için sorumlu olmayacağını ispatlayarak sorumluluktan kurtulabilir. Bir sportif faaliyetin başlamasına veya devamına genellikle hakem tarafından karar verilmektedir. Burada, organizatörün, hakemin davranışlarından ve kararlarından da sorumlu olup olmadığı konusu
6KOÇ,A., Doğa sporlarında Cezai ve Hukuki Sorumluluk - s.4

incelenmelidir. Hâkim olan görüşe göre, hakem organizatörün ifa yardımcısı değildir. Hakem ile kulüp arasında bir hizmet sözleşmesi veya başka herhangi bir ilişki bulunmamaktadır. Hakem, federasyona bağlıdır; federasyon ile hakem arasında bir hukukî ilişki bulunmaktadır. Bu sebeple, organizatör hakemin kararlarından sorumlu değildir. Hakem ifa yardımcısı sayılmadığından hakemin somut olaya uyguladığı kararları sebebiyle organizatör aleyhine herhangi bir sorumluluk doğmamaktadır.
Bir diğer yandan sporcunun hareketinin organizatörü bağlayıp bağlamadığı hususunda ise; Sporcu kusurlu bir davranışıyla, örneğin cirit atma müsabakasında ciritin seyirciye isabet ederek onun bir zarar görmesine sebep olmuşsa, hem organizatörün hem de sporcunun birlikte sorumluluğundan söz edilmelidir. İfa yardımcısı niteliğindeki sporcunun seyirciye zarar veren kusurlu davranışları organizatörün sorumluluğunu gerektirir; organizatör ayrıca, seyircilerin zarar görmemesi için gerekli güvenlik tedbirlerini almamıştır.

IV. ORGANİZATÖR TARAFINDAN ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
Organizatör, devam eden sportif faaliyet sebebiyle seyircilerin zarar görmemesi (ve sportif faaliyeti mümkün olan en uygun ve güvenli şekilde izleyebilmesi) için gerekli tedbirleri almış, örneğin pistin, stadın veya sahanın çevresine uygun yükseklikte duvar veya tel örgü yapmış, rakip taraftarları birbirlerine zarar vermemeleri için ayırmış, alkollü veya silahlı kişilerin stada alınmaması için gereken tedbirleri almış, yeterli güvenlik ve sağlık personeli sağlamış olmalıdır.
Seyircilerin veya sporcuların zarar görmesini engelleyecek bütün tedbirlerin alınması mümkün olmamakla ve bunlar organizatörden beklenmemekle birlikte, bu konuda alınabilecek önlemlerin somut sportif faaliyetin niteliğine göre ve olası tehlikelerin öngörülebilir olup olmadığına göre organizatör tarafından belirlenmesi gerekir. Alınabilecek tüm tedbirler alınmasına rağmen önlenemeyen, önlenmesi de mümkün olmayan zararların ise, nedensellik bağını kesen sebepler yüzünden (mücbir sebep, zarar görenin ağır kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru sebebiyle) tazmin edilebilmesi veya cezalandırılabilmesi mümkün değildir.

V. SPOR ORGANİZATÖRLERİNİN ÖZEN VE BAKIM YÜKÜMLÜLÜĞÜ
Daha önce de bahsettiğim üzere, spor organizatörleri, seyircilerin veya sporcuların sağlığına zarar vermeye yol açan spor alanlarının güvenliğine ilişkin yükümlülüklerini ihlal ederek vücuda veya hayata yönelik bir zarara neden olursa, ihmal suretiyle işlenen taksirle yaralama veya ölüm suçundan dolayı sorumlu olurlar. Spor alanlarında bir tehlike durumunun doğmasını önlemek için organizatörler gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.
Fransız Yargıtay’ı bir kararında, doğrudan belediye tarafından işletilen bir kayak pistinde güvenliği sağlamakla yükümlü olan belediye başkanının öngörülebilir ölümcül bir kazayı önleyebilecek tedbirleri almaması nedeniyle ve yine diğer bir olayda da çalışanına bir gösteri sırasında kask takmayı mecbur kılmamış olması nedeniyle oluşan ölüm nedeniyle binicilik merkezindeki sorumlu taksirler öldürme suçundan cezalandırılmıştır.7 Ülkemizde basın yansıyan bir diğer olaya göre, Konya’da kulüpler arası il birinciliği final maçında ringte rakibinden aldığı yumruk darbesi sonucu beyin kanaması geçiren ve 5 gün süren yaşam mücadelesi sonunda hayatını kaybeden 24 yaşındaki kick boksçu Gökhan Üstel’in Beyaz kuşak sahibi olduğu, bu kişinin aslında ringe çıkmasının yasak olduğu, zira sadece kahverengi kuşak sahiplerinin bu turnuvaya katılabilecek nitelikte olması ve il temsilciliğinin bu konuyu atladığı için bu dramatik olayın gerçekleşmesi üzerine bazı memurlar hakkında dava açılmıştır. Fakat bazıları üzerinde açılmaması üzerine mağdur taraf olayı AİHM’e taşımıştır.8Kanaatimce, burada da organizatörün TCK m. 85 uyarınca taksirle adam öldürme suçundan dolayı sorumlu tutulması gerekir.

VI. SORUMLU ORGANİZATÖRLER AÇISINDAN RİSK FAKTÖRÜNÜN DEĞERLENDİRİLMESİ
Organizatörün her spor dalındaki riskler olay öncesi ve olay anı şartları dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Zira risk faktörü organizatörün sorumluluğunda önemli rol oynamaktadır.
İtalyan Yargıtay’ının 10 Kasım 19659 tarihli bir kararında, paraşütçünün denize düşmesi ve boğularak ölmesi olayında, onu kurtarmak için gerekli tedbirleri almayan spor organizatörü yardım araçlarını sağlamadığı gerekçesi ile taksirli adam öldürmek suçundan sorumlu sayılmıştır. Aynı Şekilde Cenova İstinaf Mahkemesinin 4 Eylül 1991 tarihli bir kararına göre yarışma süresince meydana gelen bir kazadan dolayı, örneğin yarışmacının bitiş çizgisinden hemen sonra çukura düşmesi halinde dahi, yarışçının beden bütünlüğünü korumadaki gerekli tedbirleri almamaktan dolayı organizatörün sorumluluğu doğabilecektir.10
7 GÜLŞEN Recep, Spor Hukuku, Adalet Yayınevi, Birinci Baskı, Ankara 2012 s.184
8 http://www.radikal.com.tr/turkiye/ringte-olum-aihme-tasindi-1144664/ erişim tarihi:13.12.2019
9 1.Uluslararası Spor Kurultayı Derlemesi s.312
10 GÜLŞEN Recep, Spor Hukuku,s.185

Kuşkusuz oluşacak tehlikeler sporun türüne göre değişebilecektir. Burada her spordan doğabilecek riskler değerlendirilmelidir. Otomobil yarışları, buz hokeyi, boks, binicilik, atıcılık gibi sporlar masa tenisi, bilardo gibi sporlara göre çok daha fazla ağır risk teşkil etmektedir. Fakat bilardo gibi sporlarda dahi, bazı riskler mevcuttur. Bütün risklerin kaldırılmak istenmesi durumunda hiçbir spor yapılamayacağı aşikâr olduğundan bazı risklere göz yumulmakla birlikte, önleyici tedbirlerin her halükarda alınması gerekmektedir. Göz yumulan yani toplum olarak kabul edilebilen risklerin sonucu olarak organizatörün sorumluluğuna gidilemeyecektir.
Örneğin bir yüzücünün yüzerken geçirdiği kalp krizi sonucu suda boğulması durumunda, ilgili atlete gerekli kurtarma çalışmaları hızlı bir şekilde yapılmışsa, halat uzatılmışsa organizatörün taksirli sorumluluğuna gidilemez. Cezai sorumlulukta kabul edilebilir bir risk olmalı; faaliyetin icra edilmiş ve zararın gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Yapılan spor veya faaliyetin olağan bir neticesi olmalı ve risk unsurunu ortadan kaldıran unsurları içermemelidir. Meydana gelen zarar kast ve taksir eylemi sonucunda olmalıdır. Fransız yargısı, pistin güvenliğini almayan ve kayakçının ölümü nedeniyle belediye başkanını taksirle adam öldürme fiilinden sorumlu tutmuş ve cezalandırılmıştır. Benzer bir olayda Türkiye’de ceza davası açılmış ve sorumlu olan şahıslara ceza verilmiştir. Konaklı Kayak Merkezindeki Alp Disiplini yarışlarına katılmak için 4 Erzurum’a gelen Aslı Nemutlu, 12 Ocak 2012 tarihinde antrenman yaparken pist kenarındaki tahta kar perdelere çarparak yaşamını yitirmiştir. Bu olay nedeniyle Türkiye Kayak Federasyonu eski başkanı, Kayak İl temsilcisi, antrenörler, TKF eski genel sekreteri, kayak merkezi pistinden sorumlu şahıs ve mekanik işlerden sorumlu şahıslar hakkında dava açılmış ve “taksirle bir insanın ölümüne neden olmak” suçundan hapis cezalarına çarptırılmışlardır. Yine arama kurtarma çalışmasında, kayada asılı kalan bir dağcının kurtarılması sırasında; kazazedenin düşerek ölmesi olayında arama kurtarma faaliyeti yürüten şahıslar hakkında “taksirle adam öldürme” suçundan sorumlu tutulmaları da bir başka örnektir.

VII. KAMU MAKAMLARINDAN ALINAN İZİNİN ORGANİZATÖRLERİN CEZAİ SORUMLULUĞUNA ETKİSİ
Özellikle motor sporları, at yarışı, bisiklet yarışı gibi sporlarda izin gereklidir. Ancak bu izin durumu, organizatörün taksirli davranışından dolayı sorumluluğunu kaldırmayacaktır. Organizatör aynı zamanda garantördür. Bu sebeple, müsabakanın yapısı ve risklere karşı öngörülebilirlik çerçevesinde gerek sporculara gerekse seyircilere ve diğer üçüncü kişilerin beden bütünlüğünü korumaya yönelik olarak bina, teknik ekipman, vs. gerekli şartlarla güvenliği sağlamak durumundadır. Örneğin, sporcular tarafından kullanılan teknik aracın
uygunluğunu ve güvenliğini sağlamak zorundadır. Öngörülebilirlik ve izin verilen riskin aşılması halinde organizatörün ceza sorumluluğu oluşabilecektir.

VIII. RIZANIN ORGANİZATÖRLERİN CEZAİ SORUMLULUĞUNA ETKİSİ
Seyircinin veya sporcunun rızasının kapsamı genel olarak dar değerlendirilmektedir. İzin verilen riskin sınırlarının aşılması durumunda da, organizatör ilgili spor dalına özgü önlemlerin ve tedbirlerin alındığını ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecektir. Buna karşılık, tüm mutlak hakları korumaya ilişkin başkasına zarar vermeme kuralı da ek olarak uyulması gereken yükümlülüklerdendir. Örnek vermek gerekirse, bir futbol müsabakasında seyircilere top gelmemesi için çekilen fileler; buz hokeyi müsabakasında seyircilerin korunması adına saydam cam korunakların yapılması sayılabilir.
Her ne kadar seyirci veya sporcu olası riskleri tahmin edebilse de, seyircilerin vücut bütünlüğüne karşı zarar verilmesi olarak kabul edilmesi kabul edilmemelidir. Bu konuda karşı görüşler olsa da, ortak görüş rızanın kabul edilmesi durumunda dahi ağır yaralanmaların ve ölümlerin rıza kapsamında değerlendirilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Ortak görüş üzerinden örnek vermek gerekirse futbol maçında seyirciye çarpan top ile ağır bir yaralanma durumu olmaması halinde bu olay olası riskin kabul edildiği anlamına gelebilir ve organizatörün sorumluluğuna gidilmeyebilir. Nitekim aynı husus sporcu için de geçerli olacaktır. 11

SONUÇ
Bahsedilen hususlar doğrultusunda organizatörün yükümlülükleri sporcular ve hakemler açısından da vardır ve gerekli özenin gösterilmemesi durumunda organizatörün hukuki sorumluluğu ile birlikte cezai sorumluluğa da gidilebilecektir.
Bununla beraber organizatörün her spor dalındaki riskler olay öncesi ve olay anı şartları dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Zira risk faktörü organizatörün sorumluluğunda önemli rol oynamaktadır. Risk faktörü ile birlikte bu riskin toplum bazında öngörülebilen kısmı, seyirci rızası veya sporcu rızası kapsamında tutulur. Nitekim bu rızanın kapsamı genel olarak dar değerlendirilmektedir. İzin verilen riskin sınırlarının aşılması durumunda dahi, organizatör ilgili spor dalına özgü önlemlerin ve tedbirlerin alındığını ispat ederse sorumluluktan kurtulabileceği de açıktır. Zira organizatörün de kontrol edemeyeceği unsurların da ortaya çıkması zaman zaman mümkün olabilmektedir.
Özetlemek gerekirse seyircilerin veya sporcuların zarar görmesini engelleyecek bütün tedbirlerin alınması mümkün olmamakla ve bunlar organizatörden beklenmemekle birlikte, bu konuda alınabilecek önlemlerin somut sportif faaliyetin niteliğine göre ve olası tehlikelerin öngörülebilir olup olmadığına göre organizatör tarafından belirlenmesi gerekir. Alınabilecek tüm tedbirler alınmasına rağmen önlenemeyen, önlenmesi de mümkün olmayan zararların ise, nedensellik bağını kesen sebepler yüzünden (mücbir sebep, zarar görenin ağır kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru sebebiyle) tazmin edilebilmesi veya cezalandırılabilmesi mümkün değildir.

KAYNAKÇA
 Gülşen Recep, Spor Hukuku, Adalet Yayınevi, Birinci Baskı, Ankara 2012
 Petek, Hasan: Taraftarları Sebebiyle Federasyonların ve Kulüplerin Sorumluluğu; Taraftar hangi tarafta? Terazi Kasım 2007
http://www.radikal.com.tr/turkiye/ringte-olum-aihme-tasindi-1144664/erişim tarihi:13.12.2019
 Arter, Oliver: Der Zuschauer im Sport (in: Oliver Arter (Ed.) (Çeviri, dergi park yayınları)
 Kazancı İçtihat Bankası
 Lexpera
 1.Uluslararası Spor Kurultayı Derlemesi- Ankara Barosu yayınları 2010
 Koç, A., Doğa sporlarında Cezai ve Hukuki Sorumluluk